YOZLAŞMAYA DOĞRU
- Telegram
Sizce insanlar arasındaki iletişim neden bu kadar kopuk? Ya da neden bu kadar sığ mı demeliyim? Geçmişle günümüzü mukayese etmenin faydası olacaktır bu problemi anlamak için. Şimdilerde diyoruz ki, eskiye oranla kitap okuma oranı arttı. Evet, oran artmış olabilir belki ama okuduğunu anlama aşamasında problem yaşar gibiyiz. Bu konuda sanal dünyanın olumsuz etkisi yadsınamaz. Sanal dünyaya kısılıp kalan beyinlerin ne kadar küçüldüğü ve artık sağlıklı bir iletişim kuramadığı aşikâr. Peki, neden hala sanal dünyada bu kadar mutlu hissediyoruz? Sanal dünyayı neden gerçek dünya olarak tahayyül ediyoruz? İşimize geldiği için mi? İnsan düşüncesini bu kadar sığlaştıran, insanın yapacağı üretimi bu kadar kısırlaştıran bir ortam nasıl insanı mutlu eder? Bu alanda vakit geçirmek yerine bilimsel yazılar okusak, romanlar okusak , kurgulanmış başka hayatlara misafir olsak fena mı olur ? Telefonlarda , tablet ve bilgisayarlarda uyguladığımız kaydırma işlemi bir sayfa yazı okumaktan daha kolay geliyor insana . Vay halimize! Hâlbuki o kadar çok okumadığımız, bakış açılarından ve bilgilerinden faydalanmadığımız yazarlarımız , bilim insanlarımız var ki! Bu isimleri okudukça hayran kalmamak elde değil. Bile isteye faydalanmamak da insanın acizliği ne yazık ki!
Bugün çocuklarımıza hatta bırakın çocukları, yetişkin insanlarımıza sorsak “ Kutadgu Bilig nedir , ne anlatır ?” diye büyük çoğunluğu cevap veremez. “Kut” nedir, “bilig” nedir? Hiç merak ettik mi? Oysa Kutadgu Bilig’in KarahanlıTürkçesi ile Yûsuf Hâs Hâcip tarafından yazılan ve bir siyasetname özelliği gösteren eser olduğunu bilsek , kelime anlamının “mutluluk veren bilgi” anlamına geldiğini bilsek ve bu eserin tamamını anlayarak tahlil etsek ne çok şey kazanırız. Bu tür metinleri okumak demek Türk kültürünü, dilini, inanışını, mitolojisini, siyasetini tam anlamıyla kavramak demek olacaktır . İnsanın ; milletinin geçmişini , tarihini , dilini biliyor olması ne kadar güzel değil mi? Keşke hepimiz okuyarak daha bilinçli ve donanımlı bireyler olabilsek ! Az önce bahsettiğim çoğunluk popüler telefon markalarını ve programlarını çok daha iyi bilirler . Bir de derler ki, “Telefonlardan da okuyoruz , faydalı bilgiler ediniyoruz.” Hayır efendim! Kastettiğimiz bu değil. Elbette okuduğumuz her şeyde öğrendiğimiz şeyler olacaktır. Ancak kitap okuma kültürünün edinilmesi için elimize somut olarak kitap almalı ve basılmış gerçek yayınlardan o bilgileri elde etmeliyiz. Kağıt kokusunu içine çekerek okumanın zevki de ayrıdır. Bilenler bilir.
Eser edebi de olsa kurmaca da olsa ait olduğu toplumdan izler taşır . Toplumun yaşayışı, kültürü, dili mutlaka esere akseder . Az önce bahsettiğimiz Kutadgu Bilig bunun en iyi örneklerinden biridir. Dolayısıyla kitap okumak farklı dine, kültüre, yaşayışa, inanca mensup insanları tanımaya kapı aralamaktadır . Sayfalar dolusu farklı insanlarla tanışmak varken neden dört köşeden ibaret olan telefon, tablet ekranlarına sıkışıp sığlaşalım ki! Sığlaşınca ne olur? İlişkiler samimiyetsiz , kısa süreli , sahte; bilgiler yüzeysel olur . İletişim bozulur ki insan olmanın gerektirdiği şeylerin başındagelir iletişim. Yüzeysel , sahte , çabuk ve niteliksiz bir yaşamı hangimiz isteriz ki ! Hatırlar mısınız? “Yaş otuz beş , yolun yarısı eder.” diyen şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı 46 yaşında ölmüştür. Meğer kendisi 35 yaşından önce yolun yarısını geçirmiş. Dolayısıyla yaşadığımız her anı donanımlı geçirmek , bilinçli ve nitelikli bireyler olmak ilk görevimiz olmalı . Bu hayatı gerektiği gibi dolu dolu , öğrenerek geçirmeli. Okumadan, hiçbir şey üretmeden geçirilen yaşamın ne anlamı var ki!