Akşam Ezanı…

Akşam Ezanı…
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

Her akşam, günle birlikte güneş de yavaşça çekilirken, semaya yayılan bir ses yankılanır: Akşam ezanı… Bu ses sadece bir namaza davet değil, aynı zamanda hafızalarda derin izler bırakan bir hatırlatmadır. Çocukluk oyunlarının bitiş düdüğü, iftar sofralarının habercisi, hayatın akışındaki bir durak…

 

Ezan, asırlardır Müslüman kimliğinin ve özgürlüğün sembolü olmuştur. Osmanlı’dan günümüze, şehirlerin, köylerin ve kasabaların ruhunu şekillendiren en önemli seslerden biridir. Bir zamanlar saatlerin yaygın olmadığı dönemlerde, insanlar vakitlerini ezana göre ayarlardı. Öğle ezanı yemek ve kısa bir istirahatin habercisiydi, akşam ezanı ise günün sonunun geldiğini bildirirdi. Ezan, sadece ibadete çağırmaz, hayatın ritmini de belirlerdi.

 

Çocukluğumuzda sokağa çıktığımızda akşam ezanı bizim için eve dönüş vaktinin geldiğini anlatırdı. Mahalle camilerinden yükselen bu ses, oyunlarımızın en heyecanlı anında bir son düdüğü gibi çalardı. Müezzinin sesi duyulmaya başladığında, ayaklarımız daha hızlı koşar, kahkahalarımız daha yüksek çıkardı. Çünkü bilirdik ki az sonra evlere dağılacak, sofraya oturacak, büyüklerimizle çay içip eski hatıraları dinleyecektik.

 

Mahalle camimizin müezzini, her akşam ezan vaktinde pencereye çıkar, çevredeki diğer camilerden birinin başlamasını beklerdi. Sanki bizim oyunlarımızın en güzel yerinde bitmesi için bekliyormuş gibi gelirdi bana. O an hepimiz oyuna daha büyük bir coşkuyla sarılır, sanki ezanla birlikte bitecek olan sadece o günkü oyun değil, çocukluğumuzun kendisiydi.

 

Ramazan aylarında ise akşam ezanı bambaşka bir anlam kazanırdı. Sadece bir vaktin habercisi değil, birlik ve beraberliğin simgesi olurdu. Köylerde ve kasabalarda iftar sofraları kurulurdu, herkes birbirinin kapısını çalar, misafir ağırlamak için sıraya girerdi. Bir sofrada altı-yedi kişi değil, bazen altmış-yetmiş kişi aynı lokmayı paylaşırdı. O eski Ramazanlar, o büyük sofralar, o telaşlı hazırlıklar… Şimdi bunların çoğu birer anıya dönüştü. O eski sıcaklık, belki de eski samimiyet kayboldu.

 

Çocukluğumuzda köyde 30 gün boyunca farklı evlerde iftar açardık. Bir gün bizim evde, bir gün komşuda, ertesi gün başka bir dostun sofrasında… O eski Ramazanlarda insanlar sıraya girerdi iftar vermek için. Şimdi ise o telaş yok, o birliktelik özlemle hatırlanıyor. Akşam ezanı, bize geçmişin sıcaklığını, paylaşılan sofraların bereketini ve unuttuğumuz değerleri hatırlatıyor.

 

Ankara’nın kalabalığında, Kocatepe Camii’nin alt sokağındaki yurtta geçirdiğim ilk geceyi hatırlıyorum da küçük bir ilçeden, Göynük’ün Kozcağız köyünden ayrılıp geldiğim o gece, akşam ezanı bana hiç olmadığı kadar ağır gelmişti. Çok ağlamıştım. O sesi duyunca anladım ki, çocukluk bitti, alışılmış sofralar, tanıdık yüzler geride kaldı. O ezan, evden ilk kez ayrılan bir çocuğun içindeki boşluğu daha da büyüttü.

 

Ezan sesi bazen sadece bir namaza davet değil, geçmişin yankısıdır. Bazı sesler kulaktan silinir gider, bazıları ise insanın içine işler, ömrü boyunca peşini bırakmaz. Akşam ezanı da öyledir… Bir anı, bir duygu, bir özlem…

 

Ve akşam ezanı okundu mu, kurulan cümleler hep üç noktayla biter…

 

Ramazan ayının müjdecisi olan akşam ezanları, bu yıl da bizleri iftar sofralarında, dualarda ve kardeşlik ruhunda buluşturmaya devam edecek. Çocukluğumuzun büyük sofralarını, eski dostlukları, paylaşmanın ve bereketin o eşsiz sıcaklığını hatırlatacak. Belki bu Ramazan, unuttuğumuz bir kapıyı çalma, özlediğimiz bir sesi duyma vesilesi olur. O eski iftar telaşlarını, köy meydanındaki sofraları, bir tas çorbanın etrafında toplanan gönülleri yeniden yaşatırız. Çünkü Ramazan, yalnızca oruç tutmak değil, aynı zamanda hatırlamak, paylaşmak ve bir arada olmanın kıymetini bilmektir.

 

Bu Ramazan, ezanların çağırdığı sadece vakitler değil, gönüller olsun. Ramazan-ı Şerif mübarek olsun.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

1 yorum yapılmış

  • Ergül ÖZDEMİR (1 ay önce)
    Kalemine yüreğine sağlık...
    0
    0
    Yanıtla