İletişim Sektörünün Gerçekleri: Eğitimin Önemi

İletişim sektörü, her geçen gün büyüyen, gelişen ve genişleyen bir alan. Gazetecilik, halkla ilişkiler, reklamcılık gibi dallarda her gün binlerce yeni haber, proje ve fikir üretiliyor. Bu dinamizm içinde, bu sektörde çalışan her bireyin katkısı çok kıymetli. Ancak, iletişim fakültelerinden mezun olanların sektörde hak ettikleri yeri bulmakta zorlanmaları, üzerinde durulması gereken bir mesele.

Bugün ülkemizdeki 76 iletişim fakültesinden her yıl binlerce öğrenci mezun oluyor. Bu öğrenciler, medya, gazetecilik ve halkla ilişkiler gibi alanlarda uzmanlaşarak sektöre katkıda bulunmak istiyor. Ancak TÜİK verilerine göre, sosyal bilimler, gazetecilik ve enformasyon alanındaki mezunların yalnızca %19,9’u kendi eğitim aldıkları alanda çalışabiliyor. Bu rakam, sektördeki genç profesyoneller için büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Bu gerçekten acı bir tablo! Düşünsenize, üniversiteyi bitirip dört yıl boyunca alanınızda uzmanlaşmak için emek harcıyorsunuz ama mezun olduğunuzda kendi işinizi yapma oranınız bu kadar düşük.

Bu duruma baktığımızda, sektörde eğitim almamış ancak başarılı bir şekilde çalışan insanların da olduğunu görüyoruz. Bu kişilerin deneyimleri ve katkıları elbette göz ardı edilemez. Ancak sektörün gelişebilmesi için, eğitimiyle bu alanda uzmanlaşmış kişilerin daha fazla rol üstlenmesi gerektiği de bir gerçek. Tıpkı bir doktorun tıp eğitimi alması gerektiği gibi, hukuk bitirmeyen birine avukatlık yetkisi verilmeyeceği gibi medya ve iletişimde de eğitimli bireylerin ön plana çıkması sektöre profesyonellik kazandıracaktır.

Bu bağlamda, gazetecilik veya halkla ilişkiler gibi alanlarda eğitimli profesyonellere yer verilmesi, sektörde etik standartların yükselmesine ve nitelikli içerik üretimine katkıda bulunur. Hepimiz medyanın toplum üzerindeki etkisinin farkındayız. Eğitimli gazeteciler, haberin doğruluğunu, etik kurallara uygunluğunu ve tarafsızlığını sağlama konusunda daha donanımlı olacaktır.

Öte yandan, 2024 KPSS sınavları sonrası kamu kurumlarında iletişim fakültesi mezunlarına yönelik daha fazla kadro açılması da büyük bir ihtiyaç. Basın birimlerinde, halkla ilişkilerde ya da medya yönetiminde eğitimiyle bu alanda yetkin bireylerin yer alması, kamuoyuna daha doğru, şeffaf ve etkili bir şekilde bilgi aktarılmasına katkı sunacaktır. Devletin basın ve halkla ilişkiler birimlerinde iletişim mezunlarının çalışması bir zorunluluk olmalı. Bu alanlara daha fazla kadro açılması, hem kamu iletişiminde profesyonelliği artırır hem de gençlerimize fırsat yaratır.
 

Sektörde eğitimsiz kişilerin varlığına dikkat çekerken, amacım kimseyi eleştirmek değil. Aksine, her bireyin bu sektöre farklı katkıları olabileceğini kabul ediyorum. Ancak iletişim gibi toplum üzerinde büyük etkisi olan bir alanda, eğitimin getirdiği birikimi göz ardı etmemek de önemli. Eğitimli profesyoneller, hem sektörel kaliteyi artıracak hem de medyanın toplum nezdinde güvenilirliğini yükseltecektir.

Sonuç olarak, bu sektörde herkesin emeği değerlidir. Ancak eğitimli bireylerin sektöre daha fazla katılması, hem iletişim alanında hem de kamu kurumlarında daha verimli ve nitelikli bir işleyiş sağlayacaktır. Eğitim ile deneyimin bir arada yükseldiği bir medya ortamı, toplumumuzun gelişimine önemli katkılar sunacaktır. Eğitimini aldığı işi yapmak, her mezunun hakkıdır. Bu yüzden sektördeki düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeli ve medya emek piyasası profesyonelleşmeli.

Yazımın sonunda bu yıl iletişim fakültesine başlayan genç kardeşlerimize içtenlikle başarılar diliyorum. Eğitim yolculuğunuzda her anınızın kıymetini bilin! Mezun olup iş arayan kardeşlerimize de sabır ve cesaretle ilerleyecekleri bu yolda bol şans diliyorum. Unutmayın, hepimizin hayalini kurduğu eğitimini aldığı mesleği yapma hakkı var. Bu yolda yalnız değilsiniz; hedeflerinize ulaşmanız için buradayız. Hepinize başarılar ve umut dolu bir gelecek diliyorum.

Sevgilerimle…