ÇOK MU LAZIM ŞU ADALET?

- Telegram
Merhabalar efendim;
Bu yazımda çok önemli gördüğüm ve hepimizi çok yakından ilgilendiren bir meseleye dikkat çekmek istiyorum. Umarım yazmaya gayret ettiklerim, bazı yüreklere ve vicdanlara hatırlatıcı olabilir.
Anlayabilmek ve anlatabilmek umuduyla...
Günümüz dünyasında yaşam standartlarını ve kalitesini belirleyen en önemli faktörlerden biri, yönetim ve idarelerin ne derece doğru ve adil işlediğidir. Adil bir yönetim, yalnızca hukuk devleti anlayışını kuvvetlendirmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun kesimlerinde eşitlik, güven ve ortak refahı ayakta tutar. Öyle ki sistemde adaletin eksikliği, hesap verilebilirliğin veya şeffaflığın eksikliği yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyerek önümüze çıkmaktadır. Bu yazımda adil bir yönetimin toplum refahını ne denli etkilediğini ve nelere daha çok dikkat edilmesi gerektiğini sizlerle beraber ele almaya çalışacağım.
Eşitlik ve adalet kavramları, yönetici ve idarecilerin her daim akıllarında ve vicdanlarında tutması gereken doğru yönetimin temel taşlarıdır. Adaletli yönetimin en temel amacı tüm vatandaşlara eşit ve aynı mesafede davranmaktır. Hukukun üstünlüğü ilkesini benimseyerek ve her daim kanunlara uyarak, halkın kendini huzur ve güvende hissetmesini sağlamaktır.
Yönetimde veya idarede şeffaf olmak, kararların halka açık olması, sürecin denetlenebilir olması demektir. Şeffaflık yöneticilerin veya idarecilerin hesap verilebilirliğini artırırken, halkın devlete ve yönetime olan güvenini de aynı oranda artırır ve sağlamlaştırır. Vatandaşların yönetime veya idareye katkıda bulunmaları veya fikir beyan edebilmeleri gerçek ihtiyaç ve beklentilerin daha iyi çözümlenebilmesine katkı sağlar.
Yöneticilerin ve idarecilerin adil olmamaları,keyfi kararlar almaları veya şeffaf olmayan uygulamaları toplumda derin bir güvensizlik ve huzursuzluğa sebep olabilir. Bu durumların neticesinde uzun vadede halkın huzur ve refah seviyesi düşer ve sosyal uyumsuzluk veya toplumsal çatışmalara sebep olunabilir.
Bir diğer mesele ise kaynakların dengesiz dağılımı ve ekonomik eşitsizlik diyebiliriz. Bu durum toplumun refah seviyesini düşürürken, yoksulluk ve işsizlik gibi sosyal sorunların da artmasına sebep olmaktadır.
Toplumsal refahı artıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek adil bir yönetim modeline ulaşmak için her kurumun ve her birimizin ortak çaba ve emek sarf etmesi gerekmektedir.
Her birimiz adil ve huzurlu bir dünya için var gücümüzle çalışmalıyız. İçinde bulunduğumuz zamanda ve dünyada ekonomik, sosyal ve kültürel farklılıkların giderek belirginleştiği bir ortamda daha adil yönetilmek talebi bir lüks değil bir zorunluluktur diyebiliriz.
Toplumsal sorunlarımızın çözümleri yalnızca yönetim ve idare politikaları veya kararları ile değil, aynı zamanda toplumun, medyanın ve bireylerin yani kısaca bizlerin bilinçli katılımı, adil ve eğitimli oluşu veya çabası ile mümkün olabilir.
Geleceğe dair umutlarımızı gerçekleştirmek için, adil, şeffaf ve eğitime önem veren bireyler olmalıyız. Ve bu doğrultuda var gücümüzle ilerlemeliyiz.
Lafı çok uzatmadan toparlamak gerekirse; Toplumsal huzurun ve barışın sağlanması demek, adaletin her kararda, her kurumda ve yapıda, her uygulamada ve her adımda uygulanması ve gözetilmesi demektir.
Toplumun ve ülkenin geleceği adına, yaşam standartlarını ve kalitesini arttırma yolunda atılacak her adım, adaletin ışığında olmalıdır. Unutmamak gerekiyor ki adaletin gözetildiği toplumda yalnızca bugünümüz değil, yarınlarımız da umut dolu ve aydınlık olacaktır.
Yazının başlığına cevap vermek gerekirse, görüyoruz ve anlıyoruz ki evet;
"ÇOK LAZIM ŞU ADALET!"
Unutmayalım ki; Adalet mülkün temelidir!
Her daim haktan ve adaletten yana olmak umuduyla.
Eksik ve kusurlarımız affola,
Sevgi ve saygılarımla..