Ben'likten Hiç'liğe
- Telegram
Kendini bulunmaz Hint kumaşı zannettiğinde başlar aslında insanın kaybı… Asıl mesele ise bu kaybın farkında olmamaktır.
Nedir bir insanın diğer bütün insanlara karşı olan üstünlüğü? Hangi hasleti daha değerli kılar?
Mesleği, maaşı, sosyal statüsü, gidilen okullar ya da okunan kitaplar tek başına yeterli midir bir insanın üstün görülmesi için?
Neye göre, kime göre?
Kaldı ki, kendini olgunlaştırabilmiş birinin ne övülmeye ihtiyacı vardır ne de kendini övmeye. Başak bile olgunlaştıkça başını eğiyorken, bomboş bir kafayla “küçük dağları ben yarattım” edasıyla ortalıkta dolaşmak akıl ziyanlığıdır. Bu işin sonu kibre dayanır ki, eyvah!
Şeytanı cennetten eden şey kibriydi. “Ben ateşten yaratılmışken, topraktan yaratılan Âdem’e mi secde edeceğim?” diyen şeytan, cennetten kovulmakla kalmadı, aynı zamanda kâfirlerden ilan edildi. Kaynak isteyenler Kur’an-ı Kerim ayetlerine bakabilir.
Demek ki Allah’ın en çok gazap ettiği şeylerden biri kibirdir.
Aslına bakılırsa, akıllı insan kibirlenemez; bilir çünkü neydi, ne oldu, nereden geldi, nereye gidiyor…
Oysa insana en çok yakışan haslet tevazudur. Ancak tevazu, nefsin de hoşuna gitmeyen bir şeydir. Arada ince bir çizgi vardır; bu ayarı iyi tutturmak gerekir. Çünkü tevazunun fazlası da zarardır. Nitekim “marifet iltifata tabidir.” Gördüğümüz iltifatlar karşısında marifetimizi sergileriz. Günümüzde “etiketleme” dediğimiz olayın özü buradan gelir. Karşılaştığımız övgüler ve iltifatlar bizi daha çok yüreklendirir, değil mi? Daha iyisini yapmaya gayret gösteririz. İşte, ince çizgi burada belirir.
Eğer bu iltifatlar karşısında “Ben iyiyim, ben süperim, ben güçlüyüm” algısına kapılırsak, o ince çizgiyi aşmış oluruz ve kibre doğru yol alırız.
Çünkü hepimiz “ben’likten hiç’liğe” gidiyoruz aslında.
Benlik duygusundan arınıp, hiç olmanın getirdiği güzelliklere vakıf olabilmek dileğiyle…
Sevgiyle kalın.