Asrın Felaketinin İkinci Yılı “6 Şubat”

- Telegram
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de son olarak 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta,7 Mw Hatay Kırıkhan’da da 7,6 Mw büyüklüğünde iki yıkıcı deprem meydana gelmişti.Bu depremler Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Hatay, Adana, Osmaniye, Kilis ve civar illerde etkili olurken 53.537 kişi ne yazık ki hayatını kaybetmişti. Hasar gören bağımsız yapılardan, evlerden bahsetmiyorum bile. Çünkü konuşulması gereken tek şey var; insan canı. Bir şekilde yaşayanlar şehirlerini tanıyamaz hale de gelseler, özlem de çekseler, eskiye dönme çalışmaları halen sürüyor. Ama eskiye dönemeyecek hiç umudu olmayanlar da var. Hatta vardı demeliyim. Şu sayıyı yazarken, boğazım düğümleniyor. Gerçek dışı gibi görünen şu sayının ağırlığı, insanın boynuna yükünü bırakıp gidiyor.
Depremde en fazla can kaybının yaşandığı yer olan Hatay, aynı zamanda birçok ilçesini de büyük ölçüde kaybetti. Sokaklarda ki neşeli çocuk seslerinin yerini, iş makinelerinin gürültüleri aldı. Sonbahar da çiçeklerin uçuştuğu parkları, toz toprak sardı. Şimdilerde şehirdeki boşluk iş makineleriyle, inşaat şantiyeleriyle doldurulmaya çalışılıyor. Ama bazı boşluklar var ki, hiçbir zaman doldurulamayacak kadar derin oluyor.İşte onun adı da; kalp boşluğu…
Ülkenin bir köşesinde bir felaket yaşandığında, yüzlerce kilometre uzaktakilerde de bu duygu filizleniyor. Hüznün, dayanışmanın ve öfkenin toplamı oluyor bu duygu. Gönülde hissedilen gariplik, burukluktur bu duygu esasında. Felaket bizim başımızda patlamamıştır, hayatımızı doğrudan etkilememiştir ama acısını yüreğimizin içinde hissederiz. Mesela o ilk günler sokağa çıkınca daha anlayışlı oluruz. Kişisel gündemlerimizi unuturuz, başka bir şey yapmayı, farklı bir şeyle ilgilenmeyi büsbütün ayıp sayarız. Çünkü daha büyük bir acının olduğunu biliriz. Empati yapmaktan kendimizi alıkoyamayız. Gecelerce, günlerce belki de haftalarca… Ve aklımızda huzursuzca dolanan işte o soru; ya bizler olsaydık?
Olabilirdik…Olabiliriz de…
Depremin ardından bölgeye gidenler için de eminim ki bu hissiyatın ete-kemiğe bürünmüş olması da kaçınılmaz olmuştur. O günlerde birlik ve beraberliği elinden bir an olsun bırakmayan kimseler sayesinde, büyük bir millet olduğumuzu hissetmiştim. Herkes elinden ne geliyorsa onu yapmak için seferber oluyordu. İnsan olmak da bunu gerektirmez mi zaten? Tabii olumsuzluklar, unutulmayacak kötü birçok olay da vardı. Ama olumsuzlukları bugün hatırlamak, onları yazıma dökerek, beyaz sayfamı kirletmek istemiyorum. Sadece rahmetle anmak istediğim ölümsüz canlar var; hayalleri yarım kalmış, sabah okul için çantasını hazırlayıp bir kenara koymuş minik kalpler, gece küsüp sabaha nasıl olsa barışırız diye uyumuş aşıklar, sabaha biletlerini almış tatile gidecek olan heyecan dolu yürekler, anne kucağından ayrılamayacak kadar küçük, kundak bebekler ve daha neleri, binlercesi…
Unutmamamız adına binlerce meleği, buradan saygı ve rahmetle anmak istiyorum.
Ve elbette, depremde hayatını kaybedenlerin acısı, onları tanıyan son insan da bu dünyadan göçene kadar ne yazık ki devam edecek.