Kutub-u Şikeste Üzerine

- Telegram
Soğuktu ve yağmur çiseliyordu; sonrasında çiselemenin yerini adeta bardaktan boşanırcasına yağan damlalar aldı “yağmur yağdı sen dedim camlara koştum”
bir ah muhsin ünlü dizesi. bazılarınız onur diye bilir onu. Onur Ünlü, ben ünsüz. Yağmurdan sonraki soluk ayın öyküleri için hazırız sanırım.
Bu arada çok güzel bir dizeymiş, çok güzel bir bahaneymiş yağmur yağınca camlara koşmak, ben böyle koşmaktan çok yorulmuş bir tahta atmışım gibi düşündüm!
Koşmaktan çatlamış tahta at masalına inanmayacak kadar büyüdüm.
Yağmur yağdı sen dedim camlara koştum, ben doğru zamanda doğru şekilde duramayan bir çocuktum. Burnumu çarptım cama, çarpmamak mümkün değil gerçi bu kocaman burnu.
Bir isim vermek gerekirse Ümit burnu. Düşünsene bir buruna verilmiş en güzel isim.
Ben yağmur yağdıkça ümit vardır diye düşündüm, erkekler için umut, kızlar için ümitmiş mesela.
Çünkü yağmur yağdıkça insanın içi temizlenir,herkes içini temizlese mis gibi dünya.
Yağmur yağdı sen dedim camlara koştum, annem kızıyor elimin izi kalıyor diye camlarda.
adını yazdığım camlarda, hohlamalarımın yağmura karıştığı camlarda.
Seni benden ayıran bu camdan dünya. Yağmur yağınca eşitleniyoruz ıslanan insanlar olarak.
sana yakınsıyorum camlarda.
Yağmur yağdı sen dedim
Yağmurda üzerime alacak ne şemsiyem kaldı ne başka şeyim
Biz aynı hırkayı giyecektik Muhyiddin ağlayacaktı
Muhyiddin ağlayacaktı biz aynı hırkayı sırayla giyecektik …