6 Şubat: Hafızamızdaki Derin Yara

- Telegram
Bazı tarihler vardır, takvim yapraklarında sıradan bir gün gibi dursa da insanın yüreğine kazınır. 6 Şubat da işte tam olarak öyle bir tarih… Bugün o büyük felaketin üzerinden tam iki yıl geçti. Ama sanki zaman durmuş gibi, sanki o acı hala taze, sanki o soğuk kış sabahının sessizliği kulaklarımızda hala çınlıyor gibi. Ben o yıkımı birebir yaşamadım. Enkaz altından kurtarılmayı beklemedim, bir sevdiğimi o moloz yığınlarının arasından çıkarmadım. Ama biliyorum ki, acının adresi olmaz. O gün ve sonrasında yaşananlar hepimizin yüreğine bir şekilde dokundu. Çünkü orada yalnızca binalar yıkılmadı; hayaller, umutlar, yarım kalan cümleler de enkaz altında kaldı.
O sabah hepimiz bir ekranın karşısında donup kaldık. Haberler geldikçe içimize çöken o çaresizlik duygusunu unutmak mümkün mü? Bir annenin, çocuğunun adını haykırışını, bir çocuğun "Annemi gördünüz mü?" diye sormasını, kurtarma ekiplerinin yorgun ama umut dolu yüzlerini… O görüntüler, kelimelere sığmayacak kadar ağırdı.
Depremin ardından günler geçti, aylar geçti, şimdi de yıllar geçiyor. Ama acının takvimi farklı çalışıyor. Kaybettiklerimizin yokluğu, geride kalanların gözlerindeki hüzün hala yerli yerinde duruyor. O yüzden bugün burada, o büyük felakette hayatını kaybeden tüm canlara bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. Geride kalanlara sabır diliyorum; biliyorum ki bazı yaralar kabuk bağlamıyor.
Bu acı hepimizi birleştirdi aslında. Farklı şehirlerden, farklı dillerden, farklı hayatlardan insanlar aynı acının etrafında kenetlendi. Tanımadığımız insanların hikâyelerinde kendimizi bulduk. O kadar çok kahramanlık gördük ki… Bir parça ekmeğini paylaşanlar, enkaz başında umutla bekleyenler, hiç tanımadığı birine sıcacık bir battaniye uzatanlar… Dayanışmanın, insan olmanın ne demek olduğunu bir kez daha gördük millet olarak.
Ama sadece acıyı hatırlamak yetmez. Bu felaket bize aynı zamanda unutmamamız gereken dersler de bıraktı. Dayanışmayı unutmayacağız. Tedbirsizliğin, ihmalkârlığın nelere mal olduğunu unutmayacağız. “Bir şey olmaz” demenin ne kadar ağır bedelleri olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız. Çünkü unuttuğumuz her ders, başka bir yerde, başka bir zamanda yeni acılar getiriyor.
Bugün, iki yıl sonra bile hala boğazımıza bir düğüm oturuyor. Çünkü o acı sadece bir günün değil, binlerce hayatın hikâyesi. Ve biz, o hikâyeleri unutmamakla yükümlüyüz. Her yeni güne, o kayıpların hatırasına daha sıkı sarılarak uyanmalıyız. Çünkü hayat, bir anlık bir sarsıntıya bakıyor. Sevdiklerimize daha çok sarılmalı, birbirimize daha sık "iyi ki" demeliyiz, şükretmeliyiz.
Bu acıdan ders çıkarmak hepimizin sorumluluğu. Bir daha aynı acıları yaşamamak için devletimize ve yerel yönetimlere samimi bir çağrıda bulunmak istiyorum: lütfen gerekli planları yapın, tedbirleri alın, bu konuyu ertelemeyin. Depremi durduramayız ama yıkımı önleyebiliriz. Unutmayalım, ihmalkârlık can alır; tedbir hayat kurtarır.
6 Şubat sadece bir felaketin tarihi değil, aynı zamanda insanlığın, umudun ve dayanışmanın tarihidir. Hayatını kaybedenleri bir kez daha rahmetle anıyor, geride kalanlara sabır diliyorum.
Yüreklerimizin en derin yerinde saklı o acıyı unutmayacağız. Ve belki de unutmamak, en büyük iyileşme biçimidir...