Ömer Sıkkın Hazretleri'nin İzinde: Maneviyatın Derinlikleri
- Telegram
Göynük’e hiç yolunuz düştü mü? Eğer düştüyse, tarih kokan sokakları ve huzurlu atmosferiyle sizi mutlaka etkilediğine ve etkileyeceğine eminim. Ama Göynük’ü sadece gören gözlerle değil, kalbinizle de hissetmeniz için bir durak var: Ömer Sıkkın Hazretleri Türbesi. Hiç duydunuz mu? Eğer duymadıysanız, biraz sohbet edelim...
Kim bu Ömer Sıkkın Hazretleri? Adını belki çok fazla kişi bilmiyor, ama Göynük ve çevresinde manevi derinliği olan bir zat. “Sıkkın” kelimesi Arapça’da “gizlenmiş” anlamına geliyor. Ömer Sıkkın Hazretleri, adeta dünyadan elini eteğini çekmiş, gösterişten uzak, sade ve maneviyat dolu bir hayat sürmüş bir insan. Hayatını Allah’a adamış ve derin bir sessizlik içinde yaşamış. Bu yüzden ona bu lakap verilmiş.
Peki, türbesine gittiğinizde sizi ne bekliyor? Aslında tam da Göynük’ün huzur dolu ruhuna uygun bir yer: Sessiz, sakin ve doğayla iç içe. Ziyarete gelenler genellikle orada bir iç huzur bulduklarını, sanki kendi ruhlarını dinlediklerini söylüyor. Siz de öyle hisseder misiniz acaba? Belki türbenin etrafındaki yeşilliklerde yürüyüş yaparken kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: “Hayatın bu kadar hızlı aktığı bir dönemde, ben gerçekten neyin peşindeyim?”
Ömer Sıkkın Hazretleri’nin hayatı bu soruya cevap arayanlar için gerçekten ilham verici. O, dünyada bir iz bırakma, şan şöhret peşinde koşmak yerine, kendini Allah’a adamış bir dervişti. Günümüz insanları için zor gibi görünse de, aslında hepimizin içinde bir parça böyle bir sükunet arayışı yok mudur? Modern dünyanın kaosu içinde, bazen küçük bir nefes almak bile insana yeterli geliyor.
Türbeye gelenlerin çoğu, sadece dua etmek için değil, aynı zamanda manevi bir arınma yaşamak için geliyor. Peki, siz de böyle bir arayışta mısınız? Belki de türbeye gidip, Ömer Sıkkın Hazretleri’nin sade hayatından bir ders çıkarabilirsiniz. Kendinize birkaç dakika ayırıp bu maneviyat dolu yerde huzuru bulabilirsiniz.
Göynük’ün tarihini hissetmek, sadece binalara bakmakla olmaz. Onu yaşatan, ruhu olan bu tür manevi durakların bir gün Göynük’e yolunuz düşerse, türbenin kapısını çalmayı ihmal etmeyin. Kim bilir, belki de aradığınız sükunet ve manevîyat tam da orada sizi bekliyordur...