Beğeni Uğruna Kaybettiklerimiz: Sosyal Medyanın Görünmeyen Tehlikesi

- Telegram
Eskiden hayat daha mı güzeldi, yoksa biz mi daha anlamlı yaşıyorduk bilmiyorum ama bir şeyler değiştiği kesin. Eskiden dostluklar, sohbetler, paylaşılan anlar vardı. Şimdi ise herkes elinde telefon, gözler ekranda, zihinler ise beğeni ve izlenme sayılarında. Özellikle de TikTok gibi platformlar yüzünden hayatın gerçekliği kayboldu, herkes bir sahneye çıkmış gibi rol yapmaya başladı.
Bir bakıyorsunuz, biri günün her anını paylaşıyor: “Bakın ben kahve içiyorum, bakın ben yeni ayakkabı aldım, bakın ben çok mutluyum.” Peki gerçekten mutlu musun? Yoksa sadece öyle görünmek mi istiyorsun? Sosyal medya öyle bir hale geldi ki, insanlar artık bir şey yaşamak için değil, başkalarına göstermek için yaşıyor. Sofraya oturmadan önce yemeklerin fotoğrafı çekiliyor, tatilde denizden çok telefon ekranına bakılıyor, kahkahalar atılırken bir yandan da “Acaba bu story’ye koymaya değer mi?” diye düşünülüyor.
Ve bir de şu TikTok’ta komiklik olsun diye çekilen ahlaksız videolar yok mu… İnsan gerçekten hayret ediyor! Ne kadar saçma, ne kadar seviyesiz bir video çekersen, o kadar izleniyorsun. Birbirine hakaret edenler mi dersin, özel hayatını rezil rüsva edenler mi, yoksa edepsiz içeriklerle beğeni toplayanlar mı… Eskiden mahremiyet diye bir şey vardı, aile içinde konuşulacak şeyler vardı. Şimdi her şey uluorta, herkes bir şovun içinde. Özel olan ne varsa sosyal medyaya saçılıyor, sonra da “Aman canım, eğlencesine” deniyor. Ama işin sonu hiç de eğlenceli olmuyor.
Bir de fenomen olma sevdası var tabii… Artık gençler doktor, öğretmen, mühendis olmak istemiyor; herkes fenomen olmak istiyor! Sebep? Çünkü en kolay yol bu. Emek vermeye, çalışmaya gerek yok; saçma sapan bir video çek, iki gün içinde milyonlarca izlenme al. Ama işin gerçeği şu: O beğeniler ne seni daha değerli yapar ne de gerçek bir mutluluk getirir. Bugün izlenirsin, yarın unutulursun. Ama kaybettiğin itibar, boşa harcadığın zaman, mahvettiğin özel hayat geri gelmez.
Bir de şu mahremiyet meselesi var. TikTok’ta izlediğimiz, paylaştığımız, beğendiğimiz her şey bir yerlerde kaydediliyor. Peki, bu bilgiler kimlerin eline geçiyor? Nasıl kullanılıyor? İşte bunu kimse bilmiyor ya da bilmek istemiyor. Birileri bizim ilgilerimizi, alışkanlıklarımızı, hatta yüzümüzü bile kaydediyor ve biz farkında bile değiliz.
Tabii ki sosyal medya tamamen kötü değil, doğru kullanılırsa faydalı olabilir. Ama bağımlı hale gelmek, her anımızı paylaşmak, beğeni ve izlenme için kendimizden ödün vermek büyük bir tehlike. En son ne zaman telefonu bir kenara koyup gerçekten sohbet ettik? En son ne zaman bir anı sadece yaşamak için yaşadık?
Belki de bazen telefonu elimizden bırakmalı, anı olduğu gibi yaşamalıyız. Çünkü hayat TikTok’ta, Instagram’da, beğeni sayılarında değil… Hayat, paylaşmadığın ama seni mutlu eden anlarda saklı. Gerçek dostluk, içten bir kahkaha, samimi bir sohbet… İşte asıl kıymetli olan bunlar. Ve bunları kaybedersek, elimizde kalan ne olur?