Göynük'ün Değişen Yüzü

Göynük'ün Değişen Yüzü
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

Göynük, yıllardır kültürüyle, insanlarının sıcaklığıyla ve köklü gelenekleriyle bilinen bir memleket… Burada büyüyen herkes, mahallenin güvenini, komşuların birbirine olan saygısını, büyüklerin küçüklere verdiği değeri anlatır. Ancak son yıllarda, duyduklarımız ve gördüklerimiz, içimizi sızlatıyor. Göynük maalesef eskisi gibi değil… Sokaklarda oynayan çocukların sesi azaldı, gençlerin yüzündeki mahcubiyet kayboldu, insanların birbirine olan güveni sarsıldı. Özellikle de liselerde yaşanan bazı olaylar ve bazı kişilerin masum insanlara iftira atma alışkanlığı, Göynük’ün gidişatını sorgulamamıza neden oluyor.

Eskiden gençler, mahallenin büyüklerinden çekinirdi. Saygı, edep, haya, mahcubiyet bir değerdi. Bugün ise sosyal medyanın ve modern yaşamın etkisiyle, gençler arasında bu değerler sanki unutulmuş gibi. Liselerde yaşanan ve kulaktan kulağa yayılan ahlaksız olaylar, sosyal medyada paylaşılan görüntüler ve günden güne artan laçkalık, sadece birkaç yıl öncesine kadar “bizim çocuklarımız yapmaz” diyeceğimiz şeylerin artık sıradanlaşmasına yol açtı.

Bir zamanlar liseye giden çocuklar, öğretmenine ve büyüklerine saygıyla yaklaşır, mahcup olur, nerede nasıl konuşacağını bilirdi. Şimdi ise kimsenin yüzü kızarmıyor. Müstehcen olaylar, cep telefonları aracılığıyla yayılan görüntüler, ahlaki değerlerin hiçe sayılması… Göynük’ün gençleri böyle miydi?

Burada bir sorumluluk zinciri var. Aileler çocuklarını takip etmeli, öğretmenler yalnızca ders anlatmakla kalmamalı, onları ahlaki anlamda da eğitmeli. Eskiden bir öğretmenin, öğrencisine sadece akademik bilgi değil, hayat dersi de verdiği günler vardı. Şimdi okullar, sadece ders geçme mücadelesi verilen binalara mı dönüştü?

Bir çocuk, bir gencin kötü yola sapmasının ilk adımı, çevresinin yanlış yönlendirmesiyle başlar. Ancak asıl büyük suç, çevrenin bu durumu görmezden gelmesiyle büyür. Eğer biz, bir yanlış gördüğümüzde ses çıkarmıyorsak, o yanlışı kabul etmişiz demektir.

İftira Göynük’ün yeni hastalığı mı? Son aylarda en çok duyduğumuz şeylerden biri de iftira… Eskiden Göynük’te bir insanın onuru her şeyden önemliydi. Şimdi ise insanlar, bir başkasını karalamaktan, yalan yanlış bilgilerle onun hayatını mahvetmekten çekinmiyor. Hele hele sosyal medya, bu iftiraların daha hızlı yayılmasına sebep oluyor.

Bir insanın günahı, suçu olmadığı halde, onun hakkında uydurulan bir yalanın nasıl bir etkisi olacağını hiç düşündük mü? Bir insanın adı kirletildiğinde, onun ailesi, çocukları, eşi de bu yükü taşır. İnsanları karalamak, onurlarını zedelemek, bir insanın yaşamını altüst etmekten farksızdır.

Göynük’te herkes birbirini tanır, dedikodu çabuk yayılır. Ama eskiden bu dedikoduların bir sınırı olurdu. Şimdi ise sosyal medya sayesinde, doğruluğu kanıtlanmamış her şey bir anda yayılıyor. Birine iftira atmak, onun suçsuz yere mahvolmasına neden olmak, nasıl bu kadar kolay hale geldi? Eskiden insanlar, kul hakkına girmekten korkardı. Şimdi ise birileri oturduğu yerden insanların hayatlarını karartabiliyor, altüst edebiliyor.

Peki, biz neden susuyoruz? Bir arkadaşımız ya da komşumuz hakkında asılsız bir şey duyduğumuzda, buna inanmak yerine araştırıyor muyuz? Yoksa bu dedikodulara hemen ortak olup, inanıyor muyuz?

Göynük, böyle bir yer değildi. İnsanların birbirine güven duyduğu, gençlerin büyüklerine saygı gösterdiği, iftiranın ve ahlaksızlığın yer bulamadığı bir ilçeydi. Ama bugün geldiğimiz noktada, bu değerler hızla kayboluyor.

Aileler, çocuklarına daha fazla zaman ayırmalı. “Benim çocuğum yapmaz” demek yerine, ona doğruyu yanlışı öğretmeli.

Öğretmenler, sadece ders anlatan değil, karakter de inşa eden kişiler olmalı.

Komşular, birbirine sahip çıkmalı. Eskiden olduğu gibi, mahallede yanlış bir şey gördüğümüzde “bana ne” demek yerine, el birliğiyle çözüm aramalıyız.

Genç arkadaşlarım unutmamalı ki, özgürlük asla ahlaksızlık demek değildir. Bir insan, istediğini yapabilir ama başkalarına zarar vermeden, kendi onurunu koruyarak…

Sosyal medyada duyduğumuz her şeye inanmak yerine, doğruluğunu sorgulamalıyız. Bir insanın hayatını mahvedecek bir şeyi paylaşmadan veya yayılmasını sağlamadan önce iki kere düşünmeliyiz.


Göynük, bizim Göynük’ümüz, hepimizin memleketi. Burada doğduk, burada büyüdük, burada yaşamaya devam ediyoruz. Eğer değerlerimizi kaybedersek, elimizde hiçbir şey kalmaz. Bizler bu memleketin insanları olarak, kendi memleketimizin gidişatını belirleyen kişiler olmalıyız.

Göynük'lü olmak; anlayışlı, saygılı, hoşgörülü, merhametli ve yardımsever olmaktır.


Sevgi, saygı ve selamlarımla...

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

2 yorum yapılmış

  • Ahmet (1 ay önce)
    Yuksek katli binalar yapa yapa insanlar atasinda sorunlar arttı komşular arasinda komşuluk azaldı öğretmeni imamı sikayet ede ede cimere yaza yaza hepsi elini çekti. Herkes kendince mükemmel hep suçlu başkası. Ben çektim çocuğum çekmesin diye diye çocuklar herseyin kendi etrafında döndüğünü sanıyor. Göynük gibi yerde bu kadar apartman niye. Bence izin verilmeneli Tek hat iki kat neye yetmiyor komşuluk o zamanlarda oluyor.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Necati (1 ay önce)
    Kalemine yüreğine sağlık harika bir yazı olmuş
    %100
    %0
    Yanıtla