Göynük'te Eskimeyen Bir Değer: Komşuluk
- Telegram
Göynük’te büyüyen biri olarak, çocukluğumun sokaklarında her zaman hissedilen o sıcak komşuluk bağları, hafızamda en canlı yerlerden birini tutuyor. Kapımızın önünden geçen her komşuya selam verilir, tanımasak bile bir “günaydın” eksik edilmezdi. Akşamüzeri kapı önlerinde toplanan kadınların sohbetleri, çocukların oyunlarına karışır, evlerde pişen yemeklerin kokusu sokakları sarardı. Hele o Çınar ağacının altında yapılan sohbetler… Göynük’ün simgelerinden biri olan o koca çınarın gölgesi, yalnızca sıcaktan korumazdı bizi; komşuların dertlerini, sevinçlerini de paylaşmak için bir mekan olurdu.
Çınar ağacının altında oturmak, sadece vakit geçirmekten ibaret değildi. O ağaç, nesiller boyu insanların bir araya gelip birbirine kulak verdiği, dostlukların pekiştiği bir yerdi. Eskiden evlerin kilidi dahi nadiren kullanılırdı; çünkü güven vardı. Bir yere giderken komşuya anahtar bırakmak, “Eğer bir şey olursa, bakarsın” demek olağandı. Şimdilerde pek sık yapılmıyor belki ama bu güven duygusunun izi hâlâ o Çınar ağacının altında hissediliyor.
Bugün modern hayatın hızına kapılan pek çok yerde bu komşuluk ilişkileri zayıflarken, Göynük gibi yerlerde hala bir nebze de olsa korunması, bize geçmişin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Kiminin hastalığında çorba taşıyan, düğünlerde el ele veren, zor günlerde destek olan komşuluk, aslında bir toplumun temel taşlarından biri. Göynük’te komşuluk ilişkilerinin zamanla kaybolmaması için elimizden geleni yapalım. Belki ilk adımı biz atarız; bir komşunun kapısını çalar, nasılsın deriz.
Çınar ağacının altında yeniden toplanmak, bir bardak çay eşliğinde eski günleri yad etmek belki de en çok ihtiyacımız olan şeydir. Çünkü bir toplum ancak komşuluk bağlarıyla güçlenir ve daha sağlam bir şekilde ayakta kalır. Eğer biz birbirimizi kollamazsak, kim kollar? Göynük’ün bu değerli geleneği kaybolmasın; komşuluk her daim canlı kalsın.
Sevgi ve selamlarımla...