Göynük'ün Kalbine Yolculuk
- Telegram
Sevgili Göynük dostları,
Bu gazetede sizlerle buluşmak, Güzel memleketimiz Göynük üzerine yazmak benim için tarifsiz bir onur ve mutluluk. Göynük, hepimiz için sadece bir yerleşim yeri değil, aynı zamanda bir ruh hali, bir yaşam tarzı. Onun tarihi sokaklarında yürümek, çınar ağaçlarının gölgesinde soluklanmak, sadece bir yolculuk değil, geçmişle kurulan bir bağ, geleceğe dokunan bir özlem gibi.
Göynük’ü anlatmak zor. Çünkü her köşesi, her taşı ve her manzarası bambaşka hikâyelerle dolu. Bazen bir derenin şırıltısı, bazen rüzgârın taşıdığı eski bir şarkı duyulur bu topraklarda. İnsan her defasında yeniden keşfeder Göynük’ü; doğasıyla, tarihiyle ve insanlarının sıcaklığıyla, samimiyetiyle.
Göynük’ü düşünmek demek, sabahın erken saatlerinde uyanıp serin esintiyi ciğerlerine çekmek demektir. Göynük, insanı bir annenin kucağı gibi sarıp sarmalar. Her dönüşünde daha derin bir aşkla bağlanırsın bu memlekete. Tarihi konakları, dar sokakları ve güler yüzlü insanları ile Göynük, adeta zamanın ötesinde bir liman gibidir. Modern dünyaya karışmış olabiliriz, ama Göynük bize her zaman eski dostları, eski zamanları hatırlatır.
Çoğu insan için Göynük, bir masal diyarıdır. Fakat bu masal, yazıya dökülmesi zor bir masaldır. Şairler bile bu topraklara geldiğinde kelimelerini saklar, şiirlerini dallara asar, rüzgâra bırakırlar. Çünkü burada dile gelen her sözcük, Göynük’ün kendi şiiridir aslında.
Bir sonraki yazımda, Göynük’ün biraz daha derinine inip, bu toprakların sakladığı güzelliklerden bahsedeceğim. Belki bir eski konağın hikâyesi, belki de gözlerden uzak kalmış bir doğa parçası... Ama şimdilik bu satırlarda Göynük’ün sıcak kollarında biraz daha kalalım.
Göynük’ün büyüsünü, asırlık çınarlarının gölgesinde bir fincan çayla hatırlamak için bir sonraki buluşmamıza kadar hoşça kalın.
Sevgiyle...