28 Ocak: Hayatın İki Yüzü

- Telegram
Her takvim yaprağının bir hikâyesi vardır. Ancak bazı günler vardır ki, insanın ruhunda derin izler bırakır. İşte benim için 28 Ocak, böyle bir gün. Bu tarih, hayatın iki zıt yüzünü bir arada gösterdiği bir dönüm noktasıdır.
2012 yılıydı… O gün, canım dedemi kaybettik. Bizim için yalnızca bir aile büyüğü değil, hayatın anlamını öğreten bir rehberdi o. Sözleriyle, yaşanmışlıklarıyla bize değerleri öğreten, yolumuzu aydınlatan bir ışık. Onun ardından gelen boşluk kelimelerle tarif edilemeyecek kadar derindi. Gözleri, sessiz ama her şeyi anlatan bakışları hâlâ aklımda. O gün kalbimizde tarifsiz bir acı oluştu. Hayatın bizi nasıl eksilttiğini bir kez daha hissettik.
Ama aynı gün, aynı anda hayat bize bir armağan sundu: Sevgili yeğenim Buğra doğdu. O masum yüzü, gözlerindeki ışık, bize hayatın her şeye rağmen devam ettiğini fısıldıyordu. Hayat, bir yandan kayıplarla bizi sınarken, diğer yandan yeni umutlarla nefes almamızı sağlıyor. Bu çelişki belki de yaşamın en derin sırrı.
Buğra, aramıza katıldığı günden itibaren ailemizin neşesi, mutluluk kaynağı oldu. Her doğum gününde, dedemin anısını kalbimizde yaşatırken, Buğra’nın büyüdüğünü, hayat dolu bir genç olduğunu görmek bana farklı bir huzur veriyor. Dedemden bize miras kalan değerleri, Buğra’ya aktararak onun hatırasını yaşatmak en büyük gayemiz.
Hayatın bu iki yüzü, bana hep şu gerçeği hatırlatıyor: Her kayıp, bize bir şey öğretir; her yeni başlangıç ise bize umut verir. Dedemizin hayatından öğrendiklerimizle Buğra’nın geleceğini şekillendirmek, bir kuşaktan diğerine sevgi ve bilgelik aktarmanın en güzel örneği.
Bugün, dedemi bir kez daha rahmetle anarken, Buğra’nın doğum gününü kutluyorum. Hayat, her zaman zorluklar ve güzellikler arasında bir denge kurmayı öğretir. Biz de bu dengeyi dedemin sevgisiyle, Buğra’nın neşesiyle yaşamaya devam ediyoruz.
Ruhun şad olsun dedeciğim… Ve sevgili Buğra, iyi ki doğdun! Seninle nice güzel günlere…