Geçmişten Günümüze Bir Bilgelik Mirası

Göynük, tarihi evleri, Zafer Kulesi ve sakin doğasıyla sadece bir ilçe değil, aynı zamanda köklü bir kültürün taşıyıcısıdır. Burada zamanın ruhu sadece taş sokaklara değil, insanlarının diline de işlemiştir. Atasözleri, Göynüklülerin hayatı anlama ve anlatma biçimidir. Bugün hâlâ çay sohbetlerinde, düğünlerde, tarlada çalışanların ya da esnafın dilinde yankılanan bu sözler, büyüklerin öğütlerinden süzülerek yeni nesillere aktarılmaya devam ediyor. İşte Göynük’ün kültürünü yansıtan bazı önemli atasözleri:

Malının hakkından gel, hırsızın başını belaya sokma.

Arpa unundan aş olmaz, elti eltiye eş olmaz.

Sarımsağı gelin etmişler, kırk yıl kokusu çıkmamış.

Davul yediği tokmağı bilir.

Kızını dövmeyen dizini, oğlunu dövmeyen kesesini döver.

Elin gülü ele kokmaz.

Borç ödemekle, yol yürümekle biter.

Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz.

Okkayla giren, dirhem dirhem çıkar.

Koyunun kuyruğu koyuna ağır gelmezmiş.

Gelin toprağı kaynanaya çekermiş.

Çalışan ışıldamış, çalışmayan mışıldamış.

Göynük’ün sokaklarında yürürken, bir kahvehaneye oturduğunuzda ya da köylerde büyüklerle sohbet ettiğinizde bu sözlere rastlamanız kaçınılmazdır. Çocuklar ebeveynlerinden, çıraklar ustalarından, torunlar dedelerinden bu sözleri duyar ve farkında olmadan hayatlarının bir parçası haline getirir.

Bu atasözleri, sadece kelimelerden ibaret değildir; her biri bir yaşam felsefesini, bir tecrübeyi, bir uyarıyı içinde saklar. Geçmişin ışığını bugüne taşıyan Göynüklülerin hafızasında, her zaman yol gösterici olarak kalmaya devam eder.

İşte böyle, Göynük’ün tarihi kadar kıymetli olan atasözleri, tıpkı akan bir dere gibi nesilden nesile akıp gider. Ve biz de bu sözleri yaşattıkça, Göynük kültürü yaşamaya devam eder…