SESSİZ ÇIĞLIK

- Telegram
Merhabalar değerli okurlar. Geçtiğimiz günlerde yerel medyaya bir haber düştü. Ardında dramatik bir not bırakarak hayatına son veren genç adamın haberi… Yerelde ve ülke medyasında son zamanlarda sıklıkla görmeye aşina olduğumuz bir haberdi ve bu yazıyı yazmamdaki ana motivasyon kaynağıydı.
Dediğim gibi son yıllarda bu tarz haberleri çok sıkça görür olduk. Yapılan araştırmalar sosyal medya ve internet kullanımının artması ile vakaların daha sıkça gündeme gelmesi arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koyuyor.
Dünyada her yıl yaklaşık 700 bin vaka yaşanıyor ve bunların yüzde 77 gibi büyük bir çoğunluğu, düşük ve orta gelir grubundaki ülkelerde gerçekleşiyor. 2023 yılı verilerine göre dünyada görülen vakalarda başı çeken ülkeler; Guyana, Japonya, Güney Kore, Sri Lanka ve Kazakistan olarak göze çarpıyor. Gelişmişlik anlamında ülkeler arasında farklılık gözlense de vakalarda ortak nedenler bulunmakta. Bunlar ekonomik ve maddi zorluklar, değişik sebeplerle oluşan depresyon, iş ve sosyal yaşamdaki sert rekabet ortamı, zengin bireylerin zaman ve para yönetimindeki zafiyetleri, kronik ve tedavisi olanaksız hastalıklar, iç savaşlar ve baskıcı hatta totaliter yönetimler olarak sıralanmakta.
Ayrıca toplumların gözü önündeki popüler figürlere ait vaka haberlerinin yaygınlaşması ve medyada sıklıkla haberlerinin yapılması ile vakaların artışı doğru orantılı. Buna Werther Etkisi deniliyor. Nirvana grubunun gitaristi ve solisti Kurt Cobain’in, yine şarkıcı Amy Winehouse’nin, aktör Robin Williams’ın, ülkemizden de kamu görevlisi Hayri Kozakçıoğlu’nun, eski bakanlardan Hikmet Uluğbay’ın (ki görevi başında, bakanlıkta hayatına son vermek istemesine rağmen yoğun çabalar sonucu kurtarılmıştı kendisi), yazar Metin Kaçan’ın, eski futbolcu Sabri Dino’nun vefatları, bu vakalara örnek teşkil etmekte.
Ülkemizde ise 2004 yılından bu yana vakalarda bir yükseliş trendi gözlemleniyor. Bu artışlar, ekonomik anlamda yaşanan sıkıntı ve krizler ile kişilerin yoksullaşmasına bağlanıyor. İstatistiklere göre 1975’te yüz binde 2 civarında olan kaba intihar hızı, 2022 itibarı ile yüz binde 5ler seviyesine yükselmiş görünüyor. Derinlemesine incelenerek vakaların öznesindeki kişilerin eğitim seviyelerine bakıldığında ise yüksek öğretim mezunlarının oransal bir artış içinde olduğu da göze çarpan ayrı bir konu.
Bunların dışında İsviçre gibi yukarıda saydığımız ülkelere hiç de benzerlik taşımayan ülkelerde bile yüksek vaka sayıları olduğu bir gerçek. Dünya Sağlık Örgütü WHO’nun verilerine göre erkek bireylerde yüz binde 15,5 ve kadın bireylerde yüz binde 6, genel ortalamada ise yüz binde 10,7 seviyesi ile vakalar bir hayli yüksek seyretmekte. Bu oranların, 1980li yıllardaki yüz binde 25 gibi dehşet verici değerlerden bu seviyelere gerilemiş olduğunu da söylemiş olalım. Vakaların temel sebebi olarak bireysel silahlanmanın yoğunluğu kabul ediliyor. Hayatına son verme davranışının yaklaşık yüzde 30’u ateşli silahlarla gerçekleştirilmiş. Ötenazi’nin de her nasılsa yasal olduğu ülkenin ötenazi turizmi gibi bir gerçeği de var maalesef.
Bir de işin inanç boyutu var bence. Zira en son İsviçre örneğindeki rakamlarla karşılaştırıldığında ülkemiz ortalamalarının düşük kalmasındaki sebeplerden belki de en temel olanı inanç faktörüdür dersek sanırım yanlış ifade etmiş olmayız. Ahiret kavramı ve kendi hayatına son vererek yaratıcının yerine kendini koymaktan çekinmenin, vakaların hiç gerçekleşmemesi ya da başarısız deneme kategorisinde kalmasının temel nedeni olduğunu düşünüyorum.
İç karartıcı bu mevzuyu biraz yumuşatarak bitirelim. Yukarıda baskıcı ve totaliter yönetimler demiştik; konuyla ilgili bir fıkrayı sizinle paylaşayım.
Birbirine komşu iki ülkenin totaliter yöneticileri sohbet etmektedir. Ev sahibi olan “Ülkemde yaşayanlar beni çok sever. Öyle ki yoldan çevirdiğim herhangi birine benim için ölür müsün diye sorsam olumlu cevap verir, hatta bunu gerçekleştirir.” der. Misafir olan inanmayan bakışlarla karşısındakini süzer. Ev sahibi hemen yoldan birini çevirir ve sorar: “Benim için ölür müsün?” Adam “Elbette, hem de hiç düşünmeden!” der ve kendini balkondan aşağı atar. Misafir olan “Bunun senin adamın olmadığını nereden bileyim. Ben birini seçeyim. Bakalım o zaman sonuç ne olacak.” der ve yoldan birini o çevirir bu kez. Ev sahibi olan aynı soruyu ona da sorar ve adam birinci ile aynı cevabı vererek kendini balkondan aşağı atar. Misafir olan yine tatmin olmayınca üçüncü birini çevirirler yoldan ve ev sahibi olan aynı soruyu yineler ancak misafir, sorunun sonuna “Neden, onu çok sevdiğin için mi?” diye ekler. Adamcağız cevap verir: “Hayır! Böyle baskı altında yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim!” der ve ardından kendini balkondan aşağı atar…
Ruh ve beden sağlığının üst düzeyde olduğu günler diliyorum tüm okurlarımıza.