ORDAN BURDAN
- Telegram
Merhabalar değerli okurlar. Bolu – Bilecik yolu olarak adlandırılan ve Bolu’dan Göynük’e gelirken kullanabileceğiniz iki alternatif yoldan biri olan, çökmesi nedeni ile de uzuuuuncabir süredir tek şeritten geçiş sağlanabilen Bozcaarmutkesiminde nihayet çalışmalar başladı. Tabii koca bir yaz mevsiminin gözünü kör edercesine yağışların başladığı, kışınkapıda olduğu bir zaman diliminde bu çalışmaların başlatılabilmesi, sevindirici olduğu kadar düşündürücü de… Düşündürücü olan kısmıyla ilgili birkaç sözümüz olacak Göynük’te yaşayan bir Bolulu olarak.
2019 yılında öğretmen olan eşimin ilk ataması gerçekleştiğinde geldik buraya. Karayolunu sıkça kullananlar konuya hâkim olduğundan uzun uzadıya anlatıp kimseyi sıkmayacağım. Zaten kafamda deli soruların oluşmasına sebebiyet veren konu da yolun yapım süreci değil. O zamandan bu yana bende oluşan intiba…
Göynük, Bolu’nun ilçesi, Sakarya (Taraklı), Ankara (Nallıhan) ve Bilecik (Gölpazarı) illerine sınır komşusu. Aynı zamanda İstanbul’un II. Mehmet’le birlikte manevi fatihi olan Akşemseddin hazretlerinin yaşayıp vefat ettiği, türbesinin olduğu şehir. Onun haricinde de manevi yönü kuvvetli birçok tarihsel şahsiyetin yaşayıp göçtüğü bir yer. Geçtiğimiz yaz çıkan orman yangınlarına rağmen çevresi ormanlar ve mesire yerleri ile bezeli müthiş bir coğrafyaya sahip. Tüm dünyada benzerleri olan Citta Slow yani yavaş şehir özelliklerini sonuna kadar bünyesinde bulunduran, tarihsel dokusunu yitirmemiş ender yerlerden biri. Bir çırpıda aklıma geliveren kendine has tüm bu özelliklerine, coğrafi işaret almış Uğut marmelatına rağmen maalesef 21. Yüzyılda mahrumiyet bölgesi gibi muameleye maruz bırakılan da bir mekân.
Kocaman bir hastane binası yapılmış mesela, aile hekimliği birimi (eski adıyla sağlık ocağı) gibi çalışıyor. Kadrolu uzman doktor eksikliği var. Çocuğu gecenin bir yarısı ateşlenen aileler, imkanları çerçevesinde koştur koştur Bolu’ya veya Sakarya’ya gidiyorlar. İhtiyaç olmasına rağmen, tıbbi görüntüleme cihazlarının eksikliğinden ötürü de yine şehir dışına gitmek zorunda kalıyor halk. Derken hastane, kapasitesi ve altyapısı olmasına rağmen sanki bir mahalle sağlık birimiymiş gibiMudurnu Devlet Hastanesi’ne bağlanıveriyor bir çırpıda.
Sokaklar tarihsel dokudan dolayı dar ve alternatifsiz. Dolayısıyla özellikle pazarın kurulduğu Pazartesi günleri dağ, taş, dere, tepe açık otoparka dönüşerek zaten sıkıntılı olan araç ve yaya trafiğini iyiden iyiye çileye dönüştürüyor. Katlı ve kapalı otopark yapmak bugüne değin hiç kimsenin aklına gelmemiş olacak ki, yıkım kararı verilerek yerle yeksan edilen Egemenlik Ortaokulu binasının olduğu yere bir anaokulu yapıldı. Güzel; yapanın da yaptıranın da ellerine sağlık. Göynük merkez nüfusunun neredeyse yüzde altmışı SofualiMahallesi’nde yaşıyor. Anaokulu hastaneye yakın bir bölgeye yapılıp, Egemenlik Ortaokulu’ndan boşalan araziye de katlı otopark yapılsaydı, genişletme olanak ve olasılığı bulunmayan yollar sanki genişletilmiş gibi rahatlatmaz mıydı insanları? Eğitime son derece büyük önem veren ve imkân sahibi bir (ya da birden fazla) hayırsever illa ki bulunur, anaokulu inşa edilecek araziyi bağışlamaları sağlanabilirdi. Daha önce benzer örnekler olmuş çünkü, ondan bu kadar rahat konuşuyorum.
Benzer soru ve sorunları listelemek mümkün. Bu satırları okuyan Göynük sakinleri “Eee, falanca konuyu da yazmamış!” diyerek bana kızabilirler. Başım gözüm üstüne… Ama bunlarla ilgili olarak çeşitli platformlarda yerelden ulusala lobi faaliyeti yürütecek bir ekip, kurul, dernek ya da adına ne derseniz deyin oluşturmak, karanlığa küfretmeyip bir mum yakmak bu cahil aklımla daha iyi olur gibi geliyor siz ne dersiniz?
Bu haftalık da benden bu kadar. Mutlu, sağlıklı bir hafta diliyorum tüm okurlarımıza.