NOBEL

NOBEL
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

 

    Soğuk bir Eylül sabahıydı. Saat 3 buçuk sularında genç TRT spikeri Mesut Mertcan’ın evinin kapısı çaldı. Gelen iki silahlı asker eşliğinde bir üsteğmendi. 

Hazırlanın” dedi gelen üsteğmen Mertcan’a. “Gidiyoruz…” Sol görüşlü olduğu bilinen Mesut Mertcan, “Vakit geldi sanırım” diye düşündü. 11 Eylül’ü 12sine bağlayan gece onun için biraz uzun sürmüştü. Alkol aldığını ve biraz müsaade ederlerse kendine gelip yola öylece çıkabileceklerini iletti üsteğmen’e. İfadesiz suratıyla asker, tamam dercesine kafasını salladı. 

Ancak biraz çabuk olursanız iyi olur” dedi. “Vaktimiz sınırlı”. Kahve piyasada zor bulunur olsa da bir miktar vardı genç spikerin evinde. Yarım saat kadar sonra kahvesini içmiş, biraz olsun kendine gelmişti ve askeri araçla TRT Ankara Radyosu’nun Sıhhiye’deki binasına doğru yola çıkmışlardı. O sabah Mesut Mertcan Milli Güvenlik Konseyi’nin 1 no.lu bildirisini duyurdu radyodan davudî sesi ile. Bildiride ordunun, emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyduğu duyruluyordu çilekeş Türk Halkına.

    Üç yıl sonra, Kasım ayının 6’sında yapılan seçimlerde Turgut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi (ANAP) %45 oy alarak tek başına iktidar olma hakkı elde etti. Seçim sonuçlarının netleşmesinden neredeyse iki hafta sonra, Kasım ayının ancak 20’sinde hükümet kurma görevini darbeci general Kenan Evren’den alabilen Özal, 3 yıllık kesintinin akabinde ilk sivil hükümeti kurarak göreve başladı. 45. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak anılacak olan kabinede Devlet Bakanı olarak görevlendirilen 33 yaşında genç bir isim dikkat çekiyordu: İsmail Özdağlar adlı bu genç, Ankara Fen Lisesi ile ODTÜ Makine Mühendisliğinden mezun olmuş, adıından ABD’de Indiana ve Michigan Ünversitelerinde master yapmıştı. Siyasi yaşamında da önce Manisa’dan milletvekili daha sonra da hükümette bakan olmuştu. İlk başlarda sakin ve ağırbaşlı gözükmesine rağmen, belki de bu denli genç yaşta politika merdivenlerini üçer beşer tırmanmasından dolayı, kimse ile geçinemeyen, asabi ve dikbaşlı bir mizaç sergilemeye başladı. Hızlı yükselişi belli ki başınını döndürmüş, onu şımartmıştı. 

    Bakanlıktaki ilk yılının sonlarında bazı söylentiler ayyuka çıktı. Bakanlığının sorumluluk sahasındaki akçeli işlerden akla ziyan miktarda haksız kazançlar elde ettiği dile getiriliyordu. İçişleri Bakanı Ali Tanrıyar ve Kırşehir Milletvekili Mehmet Budak arasında geçtiği rivayet edilen şu konuşma ilginçtir: 

Ali Tanrıyar : Bu İsmail çok ileri gidiyor. Sonu nereye varacak Allahını seversen?

Mehmet Budak : Valla elimdeki dosyaları ortaya serersem İsmail kaçacak yer arar!

Bütün bu söylentilere bir de iş insanı Uğur Mengenecioğlu’nun, Özdağlar’ın kendisinden rüşvet istediği yönündeki ihbarı eklenince bu durum genç bakan için sonun başlangıcı oldu. İhbar konusu olan söylentiler Başbakan Özal’ın kulağına gitti. Özal, o dönemde başdanışmanı olan, ileriki dönemlerde milletvekili ve bakan yapacağı Adnan Kahveci’yi görevlendirdi. Kahveci’nin yürüttüğü soruşturma sonucu söylentilerin fazlası var eksiği yok gerçek olduğu anlaşıldı. Bu sırada da Özdağlar’ın istifa ettiği yönünde haber yayınlandı TRT’nin 2 Ocak 1984 öğlen haber bülteninde. İlerleyen saatlerde, saat 23.00’te de konu ile ilgili olarak Başbakanlık tarafından sürpriz bir açıklama yapıldı ve akabinde TBMM’ye verilen soruşturma önergesi jet hızı ve de oy birliği ile kabul edildi. Özdağlar’ın hızlı bir yükseliş gösteren politik kariyeri Yüce Divan’a sevk edilmesi sonucu aynı hızla tepetaklak oldu. Özal’ın da tarihte ilk kez bir Başbakanın Yüce Divan’da tanık sıfatı ile ifade vermesi sonucu Özdağlar hem para hem de hapis cezasına çarptırıldı. 

    Kızı Asuman Acemoğlu, ABD’de, Massachussetts Instıtute of Technology (MIT)’de Bilgisayar Bilimleri Bölüm Başkanıdır ve 2024 Nobel Ekonomi Ödülü alan ekonomist Daron Acemoğlu’nun da eşidir. Tabi bu durumda İsmail Özdağlar da Nobel ödülü alan 3 Türk’ten biri olan Daron Acemoğlu’nun kayınpederi oluyor! Şimdi yakın tarihimizdeki bu hikayeyi anlatma sebebin nedir derseniz; Daron Acemoğlu Nobel ödülünü Ulusların Düşüşü : Güç, Refah ve Yoksulluğun Kökenleri adlı ortak çalışma ile aldı. Bu çalışmada özetle, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü gibi kavramları temel değer olarak benimsemeyen, siyasetçilerin yozlaştığı memleketlerin batacağı bilimsel olarak anlatılmakta. Evrensel hukukta suç bireyseldir. Hiç kimse ebeveynlerinin işlediği suçlardan sorumlu değildir. Ancak Özdağlar gibi bir siyasetçinin damadının böyle bir çalışma ile Nobel jürisince taltif edilmesi fazlasıyla ironik değil mi sizce?

    Bu haftalık da bu kadar. Mutlu, sağlıklı bir hafta diliyorum tüm okurlarımıza.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

1 yorum yapılmış

  • Erdem (1 ay önce)
    Enteresan bir detaymış. Elinize sağlık.
    %100
    %0
    Yanıtla