MUHASEBE YAPMAK İYİDİR

MUHASEBE YAPMAK İYİDİR
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

 

Merhabalar değerli okurlar. Ufak bir muhasebe yaptım, yaklaşık 5 günde bir bir köşe yazısı kaleme alarak sizlerle fikir dünyamı paylaşmışım. Başka bir ifade ile bir tanesi henüz yayımlanmamış olmak kaydıyla 28 köşe yazısı demek bu (Yayımlanmamış olan yazım, gazetemizin 4üncü basılı versiyonu olan 28 Şubat sayımızda yayımlanacak). Kimi zaman rutin gündeme dair, kimi zaman hiç anımsamak bile istemeyeceğimiz ama unutulmaması da gereken mevzular hakkında yazmışım. Bazen özel ilgi alanım olan Türk Dili’nin zenginlikleri üzerine deneme yapmak olmuş klavyenin başına geçeme amacım bazen de geçmişten gelip üzerime yüklenen bazı tecrübeleri paylaşmak… Klasik mevzudur; yazar, ses sanatçısı, film yönetmeni vb meslek gruplarında eserler veren insanlara sorarlar ya “En sevdiğiniz kitabınız hangisi?” ya da “En beğendiğiniz şarkınızın hangisi olduğunu izleyicilerimizle paylaşır mısınız?” vs diye, bu sorulara muhatap olanlardan ne eksiğim var diyerek vereceğim cevap ekserinin vereceği gibi olacaktır: Ayırt edemem, hepsi benim evladım gibi!.. Allah var, en rahat ve en severek yazdığım gazete de Göynük Gazetesi’dir diyebilirim. “Tabii ya! Şu anda yazdığın gazete olduğu için toz kondurmazsın değil mi?” diye düşünenler olacaktır. Açık ve net söyleyeyim ki bu türden menfî düşünceler zerre kadar etkilemeyecektir beni, çünkü ben kendimi bilirim.

Muhasebemize dönecek olursak iki köşe yazısı arasında verdiğim en uzun ara 9 gün olmuş. Bir sebebi vardır muhtemelen. Ya da belki ruhum geride kaldığı için onu beklemişimdir kim bilir!

Bir Kızılderili öyküsüdür; birkaç Kızılderili at üstünde gitmektedir. Genelde at üstünde seyahat halinde ve hep bir kavga gürültünün içinde olmaları nedeniyle onların Türk olduğu kanısına kapılmışımdır daima! Neyse, bu başka bir yazının konusu olabilir, asıl konumuzu dağıtmayalım. Bir gün yanlarında birkaç soluk benizli olduğu halde saatler belki de günler boyu dere tepe düz giderlerken, hem kendilerini hem de çatlamak üzere olan atları dinlendirmek üzere mola verirler. Soluk benizliler birkaç saatlik dinlenmenin ardından “de haydi gidek” moduna geçerler ama Kızılderili soydaşlarımız (!) oralı değildir. Soluk benizlilerden biri, aarkadaşlarının ufak ufak söylenmelerini iletmek üzere şefe sorar: “Pardon sayın şefim, niye bekleyip durduğumuzla ilgili doyurucu bir açıklama bekliyor da arkadaşlarım, acaba bir yanıtınız olacak mı?”  Şef Titrekmanda ağır ağır döner soluk benizliye ve der ki: “Çok hızlı gittik. Ruhlarımız biraz geride kaldı. Onların bize yetişmesini bekliyoruz…” Benim de iki yazı arasında, kendi ortalamamın bir hayli üzerinde bir süre beklememin sebebi hızlı gittiğim için geride kalan ruhumun yetişmesidir, kim bilir.

Kızılderili deyince bir ufak hikâye daha geldi aklıma. Onu da paylaşmak isterim sizlerle. ABD’nin ve hatta dünyanın finans merkezi olan Wall Street’te çalışan birkaç broker öğle yemeği için dışarı çıkmışlar. Gürültü patırtı ve toz kir içindeki New York caddelerinde helal bir hot dogcu ararken içlerinden Kızılderili kökenli olan “Bi’ dakka durun beyler! Baksanıza ibibik kuşu sesi var. Duymuyor musunuz?” diye seslenmiş arkadaşlarına. Arkadaşları “Ya bırak şimdi Johnny Titrekmanda (ilk hikayedeki şefin 4. Göbekten torunuymuş o kuş sesi duyan broker). Bu kalabalıkta, gürültüde ner’den duydun tanrı aşkına ibibik sesini?” diye hafiften kafa bulmuşlar onunla. Johnny ise hemen sesin kaynağını bulmak üzere ara sokaklardan birine dalmış ve çöp konteynerlerinin yanında bağırarak çırpınan ibibik kuşunu bulmuş. Diğerleri çok şaşırmışlar. Johnny kuşu kurtarıp salıvermiş göğe. “Bakın biraderler” demiş cebinden bir çeyreklik çıkararak. “Şimdi bu çeyrekliği yere atacağım. Neler olacak göreceksiniz” Çeyreklik dediği de aşağı yukarı 10 Lira civarı bir para bugünkü kur ile. Neyse atmış çeyrekliği yere. Caddedeki insanların neredeyse hepsi durup yerlere bakmış, acaba benden mi düştü diye. “Gördünüz mü?” demiş Johnny Titrekmandaarkadaşlarına, “Herkes paranın kendisinden düştüğünü sandı onca gürültü içinde. Herkes ilgilendiği şey neyse onu duyar bu hayatta” demiş ve 42. Caddedeki George ustanın hot dog tezgahında son derece sağlıklı (!) bir öğlen kayıntısı yapmışlar.

Aslında son birkaç gündür Bolu Dağı Tünelinin hemen çıkışındaki durak yeri olan Highway AVM’deki meydan savaşlarını ya da ilçemizdeki Zincirli Kayalar mevkiinde yer alan meskenlerin güvenlik nedeni ile acil tahliyesi kararını yazmayı düşündüm de… Bana yetişmek için tabana kuvvet yürüyen gerideki ruhum “Olm dur hele ya! Bi’ yol dinlen oh çocuğum!” dediği için bu konularda yazmayı başka bahara bıraktım yüksek müsaadelerinizle.

Sürç-ü lisan ettimse affola. Sevgi dolu günler diliyorum tüm okurlarımıza.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.